Zozan
Fatma Çelik — 1987, Diyarbakır doğumlu. 2009 yılından bu yana Diyarbakır’da rehber öğretmen olarak görev yapıyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak çocuk ve kadın çalışmaları yürüttü. 2012 yılından itibaren Narphotos fotoğraf ajansıyla birlikte belgesel fotoğraf ve videolar üretti. Genel olarak göç, kimlik, hafıza, ekoloji, toplumsal cinsiyet gibi meselelerin etrafında işler üretiyor. 2014'te Musa İrşi ile birlikte yönettiği Güvenli Bir Film ve Aylin Kızıl ile birlikte yönettiği 2020 yapımı Bir Tribün Hikayesi adlı kısa belgeselleri var. Ürettiği fotoğraf projelerine buraya tıklayıp göz atabilirsiniz. Fatma bir süredir çeperinde dolaştığı göç, ekoloji ve hafıza meselelerine denk gelen “Doğaya Dönüş” projesini çeşitli filmlerde ve TV programlarında kameramanlık yapan, kurgucu ve yardımcı yönetmen olarak çalışan Mehmet Emin İsi ve Aylin Kızıl ile birlikte ve Project Zoom desteğiyle yürütüyor. Diyarbakır ve çevresindeki hikayeler üzerinden su, göç, kimlik, hafıza ve toprak meselelerine yakından bakan Doğaya Dönüş projesinin bir web sayfası ile paylaşımı hedefleniyor.
Aylin Kızıl — 1988 Diyarbakır doğumlu. Belgesel fotoğraf alanında üretmekte ve genel olarak kentsel dönüşüm, kimlik, toplumsal cinsiyet, göç gibi meseleler üzerine fotoğraf ve video çalışmaları yapmaktadır.
Urfa, Diyarbakır, Mardin arasında kalan sönmüş bir yanardağ olan, üfürdüğü kara taşlarla şehirlere, surlara, köylere can veren Karacadağ, aynı zamanda bu üç ili birbirine bağlayan bir bölgenin adıdır. Bölge; kısa mesafeler arasındaki yükselti farkı fazla olduğundan, göçebe hayvancılık ve yaylacılık faaliyetleri bakımından büyük bir potansiyele sahiptir.
Kırsal ekonomik düzenin zenginliklerinden biri olan göçebe hayvancılık faaliyeti giderek önemini yitirmektedir; bunda mera alanlarının daralması ve zorlu yaşam koşullarını sürdüremeyen göçebelerin, yerleşik hayata geçmesi etkili olmaktadır. Karacadağ volkanik kütlesi, günümüzde sayıları oldukça azalmış olan göçebelerin, kullandıkları az sayıda yayla alanından birisidir. İlkbaharda Karacadağ yaylalarına göçerek yazı burada geçiren göçebe, yarı-göçebe aşiretlerin büyük bir kısmı kışın iklim koşullarının daha elverişli olduğu bölgenin güneyindeki köylerine geri dönmekte bir kısmı ise Urfa ve çevresine göçmektedir. Göçebelerin yaylak ve kışlak arasında göç etmelerine bağlı olarak gelişen bu kırsal ekonomik düzen, çevresindeki alanlarda sosyal ve kültürel bakımdan derin izler de bırakmaktadır.
Bu çalışmanın amacı; sürdürülebilir tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ekolojik dengeyle ilişkisiyle birlikte yaylacılığın bugünkü anlamları üzerine düşünmek, göçebe hayvancılığa dayalı bir ekonomik düzen içerisinde Karacadağ’da devam eden, temelinde ekonomik olduğu kadar iklim şartlarının uygunluğu, törensel birliktelik, dayanışma ve geleneksellik olan yayla kültürünü belgelemektir.