Salgın hastalıkların gıda tedarik zincirleriyle ilişkisi: Neler öğrendik?

Project Zoom
4 min readDec 18, 2020

--

Can Koçak — Ekim 2014’te ekibiyle birlikte hayata geçirdiği vesaire.org ile, ilk günden bu yana çevrimiçi platformların doğasına aykırıymış gibi görünen zamansız ve “uzun” yazılar yayımladı. Editoryal yaklaşımlarının bir diğer unsuru, internetteki bilgi bolluğunun ister istemez yol açtığı kirliliği biraz olsun gidermek, bulanık suları berrak hâle getirmekti. Pandemi gibi (en azından insanlığın günümüzde hayatını sürdüren üyeleri için) yepyeni bir kriz de elbette bu kirlilikten nasibini aldı. Project Zoom için meselenin özellikle Türkiye’de göz ardı edilen bir yanına, salgın hastalıkların gıda tedarik zincirleriyle ilişkisine odaklandı. “‘Meğer öyle değilmiş’: Salgınla yüzleşmek ve vesaire yazılarındaki motivasyonumuz” adlı bu yazıda, salgın süresindeki araştırmaları ve yayınlarından hareketle vesaire.org’un editoryal yaklaşımını merceğe alıyor.

Ayşe Ezgi Yıldız

İklim krizi, siyasal ve ekonomik çalkantılar bir arada düşünüldüğünde, belirsizlik günümüzün başat duygusu gibi görünüyor. Hepimizin hayatında köklü değişikliklere sebep olan COVID-19 pandemisinden sonra etrafımızı iyice kuşatan bu duygu neredeyse elle tutulur bir hâl aldı. “Salgın hastalıkların gıda tedarik zincirleriyle ilişkisi: Neler öğrendik?” adlı bu yazıda, bu süreç boyunca vesaire ekibiyle birlikte yaptığı çalışmaları özetliyor.

Dizinin ilk dört yazısında meselenin tarihsel perspektifini çizmeye giriştik. İnsanlık tarihi boyunca tarım ve hayvancılığın hangi aşamalardan geçtiğini izleyerek salgın hastalıkların kaynaklarını araştırdık. Gıda üretimi uğruna hayvan istismarının ulaştığı boyutları ve fabrika çiftliklerinin cehennemvari koşullarını inceledik. Pandemiye ilişkin yaygın komplo teorilerinin ipliğini pazara çıkarmaya çalıştık, küresel bir salgın için Uzak Doğu’da tüketilen yarasalardan fazlasına ihtiyaç duyulduğunu anlattık. Dahası, yemek yemenin yaşamsal olduğu kadar politik olduğunun da farkına vardık.

Yazı dizisinin yine dört yazıdan oluşan ikinci bölümünde ise bu alanın uzman isimleriyle birlikte salgınlara neden olan gıda rejimi karşısında “Ne yapmalı?” sorusunun yanıtını aradık. Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nden Dr. Candan Türkkan, İzmir Demokrasi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Dr. Emel Karakaya Ayalp, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Dr. Suat Erus, yazar Valeria Meiller, mimar Agustín Schang, Londra Üniversitesi Birkbeck Kolej Sanat Politikaları ve Yönetimi Bölümü’nden Ayça İnce, sanat kolektifi Cooking Sections ve mimar/tasarımcı Aslıhan Demirtaş ile röportajlar gerçekleştirdik.

Gıda ve sürdürülebilirlik, alternatif gıda ağları ve tarımın ekonomi politiği üzerine çalışmalarını takip ettiğimiz Dr. Candan Türkkan, pandeminin küresel gıda krizinde neleri iyice görünür hâle getirdiğini hatırlattı, (alternatif gıda ağları gibi değerli pratikleri yabana atmadan) mevcut koşullarımız gereği pek de iyimser denemeyecek bir gelecek perspektifi sundu.

Emel Karakaya Ayalp, alternatif gıda hareketinin bireysel ve apolitik bir alana dönüşme eğilimine dikkat çekti. Gıda egemenliğinin asimetrik güç ilişkilerini dert edindiğine, eşitsizliklerin dengelenmesi için çalıştığına, gıdaya sıradan bir meta olarak yaklaşmadığına değindi. Tam da bu nedenle “gıda egemenliği” kavramına sahip çıkmamızın neden gerekli olduğunu açıkladı.

Web sitesi için ürettiği içerikler ve çektiği videolar aracılığıyla, vegan yaşamın hem tıbbi hem de gündelik hayata temas eden boyutlarına odaklanan Suat Erus, hayvansal gıdalarla kurduğumuz ilişkiyi yeniden değerlendirdi. Hayvansal gıdaların tüketimine yönelik küresel yaklaşımı 1970’lerdeki sigara tüketimine dönük bakışıyla karşılaştırdı, tahıl ve sebze-meyve tüketiminde ise sağlığımız açısından mevsimselliğin önemini bir kez daha hatırlattı.

Yazı dizisinin sonunda rotayı hasbelkader parçası olduğumuz alana, kültür-sanata çevirdik ve sektörün farklı alanlarından dört isimle kültür-sanatın bu konuda nasıl bir rol oynayabileceğini, farkındalık yaratmak ya da değişimi teşvik etmek bağlamında çare olup olamayacağını sorguladık.

Et Vakası adlı videolarıyla 5. İstanbul Tasarım Bienali’nin Eleştirel Yemek Programı’nın ilk videosuna imza atan Valeria Meiller ve Agustín Schang, yıllarca Arjantin’deki bir kesimhanede çalışmış Tata-Moya’nın hikâyesinden yola çıkarak et endüstrisini ve bölgenin karmaşık kültürel hikâyelerini inceliyordu. Valeria’nın konuşma diline de yansıyan yazarlık pratiği ile mimar kökenli Agustín’i buluşturan eleştirel bakış ve ekolojik duyarlılık, “et vakasının” farklı coğrafyalardaki tezahürleri üzerine kısa ama öğretici bir sohbetin ortaya çıkmasına aracı oldu.

Londra Üniversitesi Birkbeck Kolej Sanat Politikaları ve Yönetimi programında ders veren ve Ek Biç Ye İç’in kurucularından Ayça İnce, sosyolojinin yanı sıra kent, mekân ve toplum alanında aldığı eğitim ve bugüne dek yaptığı çalışmalar ışığında özellikle hem ekolojik gıda hem de kültür-sanat sektöründeki aktörlerin ortak hedefler doğrultusunda bir türlü bir araya gelememesinden doğan krize değindi.

Daniel Fernández Pascual ve Alon Schwabe’den oluşan, mekân odaklı pratikleriyle tanınan İngiltere merkezli Cooking Sections, yaklaşık üç yıldır Türkiye’deki ekme biçme ve yeme içme pratiklerini, çevre krizlerine bilfiil katkıda bulunan “çılgın projeleri” araştırıyordu. İkili, dünyanın pek çok yerinde çokuluslu şirketlerin tohum piyasasına ve belli başlı ürünlere hâkim durumuna dikkat çekti.

İstanbul merkezli KHORA Office’in kurucu ortağı ve Kadir Has Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Aslıhan Demirtaş ise hâlâ doğayı alt etmeye dönük hiyerarşik bir felsefeyi sürdürdüğümüzü hatırlattı. Sanatın özgürleştirici bir alan olduğunu söylerken her konuda olduğu gibi kategorik varsayımların spesifik vakaları gerekçelendirmediğini vurguladı.

Bizim için ziyadesiyle öğretici bir sürece dönüşen bu sekiz yazılık dizi hatırı sayılır bir kitleye ulaşmış olsa da, endüstriyel hayvancılığın ve küresel gıda üretiminin içinde (ve birlikte) yaşamaya mecbur olduğumuz doğaya verdiği zararları anlatmak konusunda henüz gidecek çok yolumuz var. vesaire’de bu gündemi yakından takip etmeyi sürdüreceğiz.

--

--

Project Zoom
Project Zoom

Written by Project Zoom

Impact Journalism Grant Programme // Medyada Değişim Yaratanlar İçin Hibe Programı

No responses yet