Dijital Medya Dünyasının İki Yüzü

Project Zoom
3 min readMay 27, 2020

--

Dijital medya alanı üzerine düşündüğümüzde, dijital araçlar veya mecralar aracılığı ile hikâyenin gücünü doğru şekilde kullanmak mümkün mü? Böylesi bir anlatım, kitle ve bireylerin rolü üzerine ne söylüyor?

Dijital Medya Kavramı ve ‘Yeni’ Odaklı Üretim

Bilgisayarın ve internetin dünyamıza girmesiyle, iletişim/telekomünikasyon ve bilgi teknolojilerinin kesiştiği alan için dijital medya veyahut yeni medya kavramı kullanılmaktadır. Multi-disipliner bir bilim olarak sanat, pazarlama, reklamcılık, iletişim vb. gibi birçok dalı içine alan dijital medya alanı, sosyal medya, blog, podcast türünde çok sayıda web ve sanal tabanlı iletişim aracı ve platformlar için bir çatı oluşturmaktadır.

Günümüzde dijital medya araçları aracılığıyla yapılan üretim biçimleri, birtakım yenilikleri ve birliktelikleri de beraberinde getirebilmektedir. Gündelik hayatta kullandığımız birçok ürün, artık giderek çoklu işlevler görebiliyor ve sizi ‘yeni’ olanın içine nazikçe çekebiliyor. Örneğin; 1900’lerin başında üretilen buzdolabının, adeta ‘transformers’ı hatırlatan şimdiki görünümü ve kendinden uyarıcı niteliği, önceden kâğıtlara yaptığımız alışveriş listelerine gerek duymadan dolaptaki meyve ve sebzelerin güncel durumuna ilişkin bize bilgi sunabilmekte. Herhangi bir araç dahi, iletişim aracına ve mesaj veren bir yapıya bürünerek toplumsal dönüşüme dair ipuçları verebilmektedir.

Peki, bu yeni veya dijital diye adlandırdığımız dönemdeki iletişim sürecinde bizim rolümüz ve etkimiz nedir?

Medyada Değişim Yaratma Olasılıklarını Düşünmek

Project Zoom programı kapsamında düzenlediğimiz söyleşi serisinde, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölüm Başkanı Doç.Dr. Eylem Yanardağoğlu ile dijital medya alanını, medya araçlarını ve yeni üretim biçimleri ile geliştirilen hikâyelerin/içeriklerin etkilerini konuştuk. Yoğun bir ilginin olduğu söyleşide, dijitalleşmenin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirirken Yanardağoğlu, internet için mitolojiden yola çıkarak “iki taraflı, iki yüzü olan bir Tanrı figürü” analojisini kullandı. Bir yandan internetin demokratikleştirme, özgürleştirme ve birlikte üretim yapma olanağına, diğer yandan da eşitsizliklere, büyük teknoloji şirketlerinin tekelinde tuttuğu ve karar verdiği çeşitli algoritmalara değindi.

1960’lı yıllarda internetin ortaya çıkması ile ilk başta, ana akım medyanın verdiği bilgilerin dışında bilgiye ulaşmak ve bilgi tekeline sahip iktidarları sarsmak anlamında önemli bir potansiyele sahipti. Erişim özgürlüğünün ve bilgi yayılımının denetim altına alınmak istenmesi ile şirketlerin devreye girmesi, piyasadaki kar arayışları ve devletlerin kısıtlamaları ile karşılaşmaya başladık. Özgürlük, denetim ve kısıtlama arasındaki bu kısır döngü içerisinde, bireysel web yazıları, bloglar, youtuberlık, online festivaller düzenleme, sosyal medya hesaplarından haber, görsel paylaşımı gibi içerikler üretilmesi ve paylaşılması, bu sürecin bir parçası olabileceğimizi gösterdi. Bu noktada, Yanardağoğlu’nun da belirttiği gibi, geleneksel medya araçlarının izleyicisi, okuyucusu, şimdinin “aktif kitle”lerine dönüştü. Fakat her bir yurttaşın söz ve üretim hakkı, yanlış ve spekülatif içeriklerin dolaşması riskini de içinde barındırmaktadır. Böylesi bir tehlike, tahmin edemeyeceğimiz kadar hızlı yayılıp olumsuz sonuçlara varabilmektedir. Bu nedenle de içeriklerin süzgeçten geçirilmeye ihtiyacı olduğunu ve her bilgiye eleştirel yaklaşmamız gerektiğini unutmamak lazım.

Dijital araçların ve ortamların doğru kullanımı, hikâyenin kendi içinde taşıdığı güç ile birleşince, ulaşılmak istenen insan sayısını artırabilmekte ve etki, beklediğinizden daha hızlı yayılabilmektedir.

Öyleyse Anlat Derdini!

Makro yapının bir faili, eyleyeni olan bizler, seçtiğimiz araçlarla çeşitli üretimler yapmaya ve anlattığımız/aktardığımız hikâyelerle görünmeyeni ortaya çıkarmaya devam ediyoruz. Project Zoom programımızda, toplumsal ve çevresel problematik alanlarından toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sürdürülebilirlik, enerji tüketimi meselesi, inovasyon, iklim krizi, halk sağlığı ve göç sorunu gibi temalar çerçevesinde aldığımız başvurularda, üzerinde konuşacak ve tartışacak çok şey olduğunu biliyoruz. İnsanlık tarihinde ve doğada hikâyeler bitmez. Hikâye kültürüne ve dolayısıyla toplumsal belleğe sunduğumuz her bir katkı, bizi özgürleştirmeye götürecektir.

--

--

Project Zoom
Project Zoom

Written by Project Zoom

Impact Journalism Grant Programme // Medyada Değişim Yaratanlar İçin Hibe Programı

No responses yet